KEŞFET

Ayasofya Ne Zaman Müze Oldu

Ayasofya ne zaman müze oldu bunu merak eden pek çok kişi tarafından sorulmaktadır. Burası Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul’un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş, patrik katedrali olarak tasarlanmıştır.

1453 senesinde şehrin Osmanlılar tarafından fethedilmesi ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından cami haline getirilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan bir kararname ile tadilat çalışmalarına başlanmış; 1947 yılında bakanlar kurulu kararı ile müzeye dönüştürülme kararı alınmıştır. Kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1947‘den 2020‘ye kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise tekrar cami yapılmıştır. Ayasofya ne zaman cami oldu da böylece yanıtlanabilir.

Ayasofya’nın Hikayesi

Ayasofya hikayesi için ilk olarak adına bakmak gerekir. “Ayasofya” adındaki “Aya” sözcüğü “kutsal” anlamına gelirken, “Sofya” sözcüğü Grekçe’de “bilgelik” anlamındaki “sophos” sözcüğünden türemiştir. Miletli İsidoros ve Trallesli Antemius tarafından yönetilen Ayasofya’nın inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve İmparator I. Jüstinyen’in bu projeye büyük bir servet harcadığı belirtilmektedir.

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Ayasofya, büyük bir “kutsal emanetler” zenginliğine sahip olmuştur. Bu emanetlerden biri 15 metre yüksekliğindeki gümüş ikonostasis’tir.

1. Ayasofya Hikayesi

Ayasofya hikayesi kapsamında inşaatı da bilinmesi gereken bir konudur; çünkü aslında Ayasofya üç kere inşa edilmiştir. Bunlardan ilki Hristiyanlığı Roma İmparatorluğu’nun resmi dini ilan eden I. Konstantin’ce gerçekleştirilmiştir. Ayrıca şu gibi bilgiler de önem taşımaktadır:

  • 337 ile 361 yılları arasında tahta olan Büyük Konstantin’in oğlu II. Constantius tarafından tamamlanmıştır.
  • Ayasofya Kilisesi’nin açılışı 15 Şubat 360’ta gerçekleştirilmiştir. Socrates Scholasticus’un kayıtlarına göre gümüş kaplı perdelerle süslü ilk Ayasofya’nın Artemis Tapınağı üzerine inşa edildiği bilinmektedir.
  • İlk Ayasofya Kilisesi’nin adı, “Büyük Kilise” anlamına gelen Latince “Magna Ecclesia” ve Grekçe “Megale Ekklesia” olmuştur.
  • Eski bir tapınağın üzerine inşa edildiği belirtilen bu yapıdan günümüze ulaşan bir kalıntı bulunmamaktadır.

20 Haziran 404’te Konstantinopolis Patriği Aziz İoannis Hrisostomos’un İmparator Arcadius’un eşi İmparatoriçe Aelia Eudoksia ile çatışmasından kaynaklanan sürgünü sırasında çıkan isyanlar bu ilk kilisenin büyük ölçüde tahrip edilmesine neden olmuştur.

2. Ayasofya Hikayesi

İlk kilisenin isyanlar sırasında yakılıp yıkılmasının ardından, imparator II. Theodosius, bugünkü Ayasofya’nın bulunduğu yere ikinci bir kilisenin inşa edilmesi emrini vermiş ve İkinci Ayasofya’nın açılışı onun döneminde, 10 Ekim 415’te gerçekleşmiştir. Mimar Rufinos tarafından inşa edilen bu İkinci Ayasofya hikayesi de yine bazilika planlı, ahşap çatılı ve beş nefli olmuştur.

İkinci Ayasofya’nın, 381’de İkinci Ekümenik konsil olan Birinci İstanbul Konsili’ne Aya İrini ile birlikte ev sahipliği yaptığı düşünülmektedir. Bu yapı 13-14 Ocak 532’de Nika Ayaklanması sırasında yakılıp yıkılmıştır.

3. Ayasofya Hikayesi

İkinci Ayasofya’nın 23 Şubat 532’de yıkılmasından birkaç gün sonra, imparator I. Justinianus, öncekinden tamamen farklı, daha büyük ve kendisinden önce gelen imparatorların yaptırdıkları kiliselerden çok daha görkemli bir kilise inşa ettirmeye karar vermiştir. Üçüncü Ayasofya’nın hikayesi ise böylece başlamaktadır.

Justinianus bu işi yapacak mimarlar olarak fizikçi Miletli İsidoros ile matematikçi Trallesli Anthemius’u görevlendirmiştir. Bir efsaneye göre Justinianus inşa ettireceği kiliseye ilişkin hazırlanan taslakların hiçbirini beğenmemiştir. Anlatılanlara göre bir gece İsidoros taslak hazırlamaya çalışırken uyuyakalmıştır.

Sabah uyandığında Ayasofya’nın hazırlanmış bir planını önünde bulmuştur. Justinianus, bu planı mükemmel bularak Ayasofya’nın buna göre inşa edilmesini emretmiştir. Bir başka Ayasofya hikayesi ise İsidoros, bu planı rüyasında görmüş ve planı rüyasında gördüğü şekilde çizmiştir.

Bu destinasyon yazımız gibi daha birçok gezi ve tatil fikri Gezintide1Adam kanalını da ziyaret edebilir ve ilginizi çekiyorsa #Keşfet kategorisinde yer alan yazılarımızı da okumanızı tavsiye ediyoruz.

 

Leyla Akman

Uludağ Üniversitesi Hukuk departman öğrencisiyim. 2018 yılından bu yana aktif olarak kamp ekibimizle birlikte Türkiye'nin bir çok kamp alanını gezen doğa tutkunu

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu